TRYING TO FIX in Turkish translation

['traiiŋ tə fiks]
['traiiŋ tə fiks]
düzeltmeye çalışmayı
çözmeye çalışmak
tamir etmeye çalışmaktan
düzeltmeye çalışmaktan
düzeltmeye çalışmak
düzeltmeye çalışma
tamir etmeye çalışıyorum
düzeltmeyi denemeyi
onarmaya çalışmak

Examples of using Trying to fix in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Why can't you just listen instead of trying to fix everything?
Neden her şeyi düzeltmek yerine biraz da beni dinlemiyorsun?
I have spent a lot of time trying to fix this.
Bunu düzeltmeye çalışmak için çok zaman harcadım.
I'm trying to fix things.
Trying to fix the garbage disposal.
Çöp düzeltmek için çalışıyorum.
Trying to fix this.
Bunu düzeltmeye çalışıyorum.
I have stopped trying to fix meetings.
Seninle toplantı ayarlamaya çalışmaktan vazgeçtim.
Jane, stop trying to fix everything, okay?
Jane, herşeyi düzeltmeyi kes, tamam mı?
Run around trying to fix everything and you're the ones who are broken.
Bozulan herşeyi düzeltmek için dolaşıp durursunuz… Ama asıl bozuk olan sizlersiniz.
I have spent hours trying to fix this thing.
Şunu tamir etmek için saatlerdir uğraşıyorum. 20 yıldır bu tarz şeyleri tamir ediyorum ben.
I spend more time trying to fix it than driving it.
Arabam artık pek çalışmıyor. Zamanımın çoğunu onu sürmekten çok tamir ettirmeye harcadım.
I'm trying to fix things here.
Herşeyi tamir etmeye çalışacam.
Stop trying to fix me!
Beni düzeltmeyi bırak!
Me and Randy weren't the only ones trying to fix mistakes.
Hatalarını düzeltmeye çalışan sadece Randy ile ikimiz değildik.
You just keep trying to fix the mistake… so we don't have to ask.
Sürekli hatalarını düzeltmeye çalışırsın… böylece af dilemene gerek kalmaz.
Trying to fix things with your sad story about your need for closure?
Üzücü öykünle tamir çaban son noktayı koyma ihtiyacından mı?
Trying to fix a mistake.
Hatamı düzeltmeye çalışıyorum.
Probably stuck outside Waco trying to fix a flat tire with a metaphor.
Waco dışında mahsur kalmışlardır, mecazla patlak lastiği onarmaya çalışıyorlardır.
You're trying to fix something that isn't broken.
Sen, bozuk olmayan bir şeyi düzeltmeye çalışıyorsun.
What if he's not trying to fix himself, but somebody else?
Ya kendini değil de başka birini düzeltmeye çalışıyorsa?
Trying to fix your broken brain.
Hasar görmüş beynini düzeltmeye çalışıyoruz.
Results: 107, Time: 0.061

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish